Anadolu'da camın ilk kez boncuk tasarımı içerisinde kullanımı, Mısır'dan İzmir'e gelen ustaların Kemeraltı'ndaki Arap Hanı'nda halhal ve boncuk bilezikler yapmalarıyla başlamıştır. Bu ustalardan öğrenilen boncuk üretimini Türkler, kendi gereksinimleri doğrultusunda, katır boncuğu tasarımıyla geliştirmişlerdir. Renkli camların ortaya çıkmasıyla da nazardan korunmak amacıyla boncuğa göz koyulmaya başlanmıştır.
İzmir’de Menderes ilçesi Görece köyünde ve Kemalpaşa ilçesi Nazarköy köyünde geleneksel yöntemlerle üretimine devam edilmektedir. Dere yatağı kenarında olması nedeni ile Kurudere adını almış olan köy, nazar boncuğu üretiminin yoğun şekilde sürdürülüyor olmasından ötürü, 20.03.2007 tarihli Bakanlar Kurulu onayı ile Nazarköy adını almıştır.
Genellikle yuvarlak ya da oval şekildeki boncuk ocakları (furun-fırın), köyde bu işi bilen ustalar tarafından yapılır. Sadece çam odunu yakılan ocakların, “tava” denilen gözlerinde değişik renklerdeki camlar eritilir. Erimiş cam, demir çubuklar vasıtasıyla bu gözlerden alınıp, ray demiri üzerinde şekillendirilir.
Günümüzde üretilen boncuk türleri karagöz, ceviz, silindir, yumurta, plaka, plaka kalp, zar, saraç, danagöz diye adlandırılmaktadır. Boncuk türleri sarı gözlü karagöz, şeffaf yeşil saraç boncuğu, havai mavi silindir, mavi gözlü havai mavi danagöz gibi, kullanılan renklere göre isimlendirilmektedir. Boncuklar iri, orta ve küçük olmak üzere boyutlarına göre de ayrıca isim alırlar. Böylece şeffaf yeşil iri karagöz, mavi gözlü küçük şeffaf mor silindir, iri sarı gözlü karagöz olarak adlandırılırlar. Ayrıca yüzük, testi, balık, küllük gibi malzemeler de üretilmektedir.
İzmir’in simgeleri arasına girmiş olan ve üreticiler tarafından “plaka” olarak adlandırılan nazar boncuğu tasarımı, halkımız tarafından çok beğenilmiş, değişik alanlarda bu tasarıma yer verilmiştir.