Grekçe bir kelime olan Agora, “toplanılan yer, kent meydanı, çarşı, pazar yeri” gibi anlamlara gelmektedir. Antik Çağ’da agoraların ticari, siyasi ve dini fonksiyonlarının yanı sıra sanatın yoğunlaştığı ve birçok sosyal olayların geçtiği veya gerçekleştirildiği kentin odak noktası olduğunu bilinmektedir. Antik Çağ’da her kentte en az bir agora yer almaktadır. Kimi büyük kentler ise genelde iki agora yer alırdı. Bunlardan biri, devlet işlerinin görüldüğü, etrafında çeşitli kamu binalarının toplandığı devlet agorası, diğeri ise ticari faaliyetlerin yoğunlaştığı ticaret agorasıdır.
İzmir agorası, MÖ. 4 yy’da antik Smyrna Kenti’nin taşındığı Pagos (Kadifekale)’un kuzey yamacında kuruludur. Dönemin önemli kamu binalarıyla çevrilmiş olan bu yapı kentin devlet agorasıdır.
Hellenistik Dönem’de kurulmuş olan agorada günümüze gelebilmiş kalıntıların çoğu, MS. 178 depreminden sonra İmparator Marcus Aurelius’un destekleriyle yeniden inşa edilen Roma Dönemi agorasına aittir.
Smyrna agorası, dikdörtgen formda planlanmış, ortada geniş bir avlu ve etrafın sütunlu galerilerle (stoa) çevrili bir yapıdır. Kazılarla açığa çıkarılan kuzey ve batı stoa bodrum katı üzerinde yükselmektedir. Kuzey stoa plan özellikleri açısından bazilikadır.
Bazilika
Bazilikalar ortada geniş ve yüksek, yanlarda ise dar ve alçak birbirine paralel ince uzun koridorlar şeklinde tasarlanmış bir plana sahip olan yapılardır. Plan özellikleri açısından Hristiyan kiliselerine öncülük eden Roma Dönemi bazilikaları, kentin hukuk işlerinin görüldüğü bir tür adliye sarayıdır. Öte yandan kentin ticari yaşamına yön veren tüccar ve bankerlerin faaliyetleri için de bazilikalar tercih edilmiştir.
Agoranın kuzey kanadında yer alan bazilika, dıştan dışa 165 x 28 m ölçülerinde, dikdörtgen bir plana sahiptir. Ölçüleri itibariyle, Smyrna agora bazilikası, bilinen en büyük Roma Dönemi Bazilikası olma özelliğine sahiptir.
Günümüze ulaşan görkemli bodrum katının doğu ve batı uçlarında görülen çapraz tonozlar Roma Dönemi mimarlığının en güzel örnekleri arasındadır.
Bazilikanın kuzey cephesinde, bodrum katına açılan iki anıtsal kapıdan batı yandaki günümüzde tamamıyla açığa çıkarılmıştır.
Roma Dönemi sonlarına doğru, devlet agorasının giderek ticari bir anlam kazanmaya başladığını gösteren tonozlu dükkan sıraları, bazilikanın kuzey cephesinde gün ışığına çıkarılmıştır.
Batı Stoa
Üç sıra sütun dizisiyle ayrılmış neflerden (galeri) oluşan batı stoa da bazilika gibi bir bodrum kat üzerinde yükselmekteydi. Günümüzde daha çok, kemerli bodrum katları görülen batı stoanın antik dönemde bodrum katı üzerinde yükselen iki katlı bir yapı olduğu anlaşılmaktadır. Avludan üç sıra basamakla çıkılan zemin kat ve ahşap tabanlı ikinci kat,Antik Çağ’da insanların yağmur ve güneşten korunarak gezinti yaptığı yerlerdi.
Olasılıkla Roma Dönemi sonlarında bodrum kat galerilerinin bazı duvarları örülerek yapılan sarnıçlar bunun en güzel örneği olarak günümüze ulaşmıştır.
Batı stoanın avluya bakan cephesindeki birinci kat sütunları, 1940’lı yıllarda ayağa kaldırılmıştır.
Faustina Kapısı ve Antik Cadde
Izgara planlı olan Smyrna kentinin, doğu-batı yönlü paralel caddelerinden biri agoradan geçiyordu. Olasılıkla agorayı iki eşit parçaya bölen caddenin batı yandan agoraya giriş yaptığı yerde görkemli bir kapı bulunmaktadır.
İki gözlü olduğu düşünülen kapının kuzey kemerinin merkezinde Roma İmparatoru Marcus Aurelius’un eşi Faustina’nın portre kabartması yer alır. Günümüzde kullanımda olan sokağın altında olan ikinci gözde ise olasılıkla Marcus Aurelius’un portresi yer almaktadır. bu iki isim, MS.178’de depremle yıkılan agorayı yeniden inşa ettirdiği için Smyrnalılar vefa borçlarını bu kapı ile ödemiştir.
1940’lı yıllarda hatalı ölçülerle onarılan kemerli kapı 2004 yılında aslına uygun olarak yeniden restore edilmiştir.
Graffitiler
Roma Dönemi’ne ait duvar resimleri ve yazıları olan graffitiler bazilika bodrum katı duvar ve kemer ayaklarında yer alan sıvalar üzerine yapılmıştır. Demir ve Meşe Kökü karışımı bir mürekkeple çizilmiş olanlar dışında kazıma yöntemiyle yapılmış örnekler de vardır.
Graffitiler, özellikle Roma dönemindeki günlük sosyal hayat konusunda çok önemli bilgiler vermektedir. Graffitilerde aşk oyunlarından gladyatör mücadelelerine, cinsellikten yelkenli resimlerine, sevgili adlarından kuşlara, gemilere, bilmecelere değin çok farklı konulara yer verildiği tespit edilmiştir. Roma Dönemi’nde Batı Anadolu’nun yıldızı parlayan üç kent, Pergamon, Ephesos ve Smyrna arasındaki rekabetin, halktan kişiler arasında bile kendini gösterdiğini graffitilerde görülen kent sloganlarında izlemek mümkündür.
Smyrna Agorası bazilika bodrum katında açığa çıkarılan graffitiler birçok açıdan özgündür. Öncelikle bu buluntular demir ve meşe kökü içeren bir malzeme ile yapılmış en eski grafitiler olma özelliğine de sahiptir. Öte taraftan, Dünya Antik Çağ araştırmalarında bugüne değin ele geçen yazılı kaynaklar genelde resmi ve dini nitelik taşımaktayken Grekçe yazılmış olan Smyrna Agorası graffitileri halkın günlük yaşamına ilişkin izler yansıtmaktadır. Bazilika graffitileri Hıristiyanlığın ilk zamanlarıyla ilgili önemli ipuçları da saklamaktadır. Graffililerin bir diğer önemli özelliği ise tasvir açısından dünyanın en kapsamlı graffitileri olmaları. Bu özellikleri açısından söz konusu grafitiler dünya arkeoloji literatüründe ünik bir yere sahiptir.
ÇALIŞMALAR- PROJELER
Smyrna'da ilk olarak 1933 ile 1941 yılları arasında İzmir Müzesi Müdürlüğü ile Tarih Kurumu ortaklığında başlanan arkeolojik kazılar Agora'da yapılmıştır. Bazilikanın in-situ olarak korunmuş sütunları etrafında başlayan kazılar Batı Stoa'ya ve sonra da Doğu Stoa'ya genişlemiştir.
Bugün Agora'da Batı Portiko'nun büyük kısmı ve Doğu Portiko'nun küçük bir bölümü ile kuzeydeki Bazilikanın tamamı ortaya çıkarılmıştır. Yeşil alan olarak kullanılan ören yerinin güneyindeki alanda Güney Portiko yapısının olması beklenmektedir. Son yıllardaki kazı çalışmaları ile Batı Portikoya bitişik bir Bouleuterion / Odeion'un varlığı tespit edilmiştir. Kazı çalışmaları ile ortaya çıkarılan bir başka kentsel bulgu da agoranın hemen kuzeyinde doğu-batı doğrultusunda uzanan ve Kuzey Cadde olarak adlandırılan caddedir. Buluntular içindeki bir arşitrav bloğu üzerindeki yazıt diğer antik kaynaklar tarafından ifade edilen agora içinde veya yakınında bir Nemesis Tapınağı'nın varlığını işaret etmekteyse de henüz bu tapınağın yerine ilişkin saptamada bulunmak mümkün olamamıştır.
Smyrna Agorası'nda gerçekleştirilen ilk kazılar Türkiye Cumhuriyetinin ilk kazı faaliyetlerinden biri olarak 1933 ile 1941 yılları arasında İzmir Müzesi Müdürlüğü ile Tarih Kurumu ortaklığında sürdürülmüştür. 1944 yılında Agoradaki kazıları yürüten R. Duyuran tarafından yapılan kazının kısa bir raporu yayınlanmış ve daha sonra da 1950 yılında yine R. Naumann ve S. Kantar tarafından nispeten daha kapsamlı bir makale olarak yayınlanmıştır.
Agora'daki çalışmalar bu tarihlerden itibaren uzun süre durmuş, sonrasında sık sık inceleme ve temizlik çalışmaları yapılan Agora Ören Yeri'nde İzmir Müzesi başkanlığında, İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Ticaret Odası desteğiyle 1996-2006 yılları arasında kurtarma kazısı kapsamında kazı çalışmaları yapılmıştır.
Temmuz 2007'den itibaren Doç. Dr. Akın Ersoy başkanlığında oluşan bir ekiple İzmir Katip Çelebi Üniversitesi adına Cumhurbaşkanlığı kararlı kazı statüsünde gerçekleştirilen Smyrna Antik Kenti Kazıları, Agora Ören Yeri dışında kentin bazı başka noktalarında da sürdürülmektedir. Son dönem kazıları Smyrna Agorası, Basmane Altınpark ve Kadifekale ve Smyrna Tiyatrosunda halen devam etmektedir.